Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

ünlü+bir+ad

  • 1 unlu bir tatlı

    n. flummery

    Turkish-English dictionary > unlu bir tatlı

  • 2 ünlü harflerle bir arada olan

    adj. consonantal

    Turkish-English dictionary > ünlü harflerle bir arada olan

  • 3 yan

    "1. (a) side. 2. flank. 3. neighborhood, vicinity, diggings: O yanlarda oturuyor. He lives in that area. 4. part (of one´s body): Her yanım ağrıyor. I ache all over. 5. direction (line or course extending away from a given point). 6. aspect, side (of a matter). 7. with; alongside, alongside of: Yanına hiç para alma! Don´t take any money with you! Yanımda çalışıyor. He works alongside me. 8. in comparison with, alongside of: Hüsnü, Zühtü´nün yanında bir sıfırdır. Hüsnü´s nothing compared to Zühtü. 9. lateral, side, located at or towards a side. 10. secondary. -a /dan/ 1. pro, for, in favor of; on the side of: Ben Hasan´dan yanayım. I´m for Hasan. 2. as regards, as far as... is concerned: Paradan yana iyiyim. I´m OK as far as money goes. -dan sideways, from one side; obliquely; in profile. -a çıkmak /dan/ to support, take the side of, side with (someone). -ına almak /ı/ 1. to take (someone) on, employ (someone) (as one´s assistant). 2. to take (someone) in (in order to look after him/her). - bakış sideways glance. - bakmak /a/ 1. to look askance at, look at (someone, something) hostilely or venomously. - basmak 1. to be deceived, be taken in. 2. not to be straight with someone; to give someone the runaround. -ı başında /ın/ right beside, immediately beside, right next to. -ına bırakmamak/komamak/koymamak /ı, ın/ not to let (someone) get away with (something), not to let (someone) do (something) without being punished for doing it. (...) -ından bile geçmemiş. /ın/ It doesn´t have even the slightest connection with.../It doesn´t bear even the faintest resemblance to.... - cebime koy. colloq. I don´t believe you./Come on, who do you think you´re fooling?/Pull the other leg, it´s got bells on it. - cümle gram. subordinate clause. -dan çarklı 1. side-wheel (steamer). 2. slang slow-going, poky (vehicle). 3. slang (glass of tea) served with lumps/a lump of sugar in the saucer beside it. 4. slang (someone) who walks with one shoulder sloped downward. 5. slang (someone) who swings his arms vigorously as he walks. - çizmek 1. to try to get out of; to avoid, shirk, evade, dodge. 2. to pay no attention to, ignore. - etki side effect. -dan fırlama slang scoundrel, bastard, SOB. - gelmek/- gelip yatmak to take one´s ease, relax, enjoy oneself (when one should be working). -dan görünüş profile. - gözle out of the corner of one´s eye. - gözle bakmak /a/ 1. to look at (someone) out of the corner of one´s eye. 2. to look askance at, look at (someone, something) disdainfully. 3. to look at (someone, something) hostilely or venomously. -ına (kâr) kalmak to get away with, do (something) without being punished for doing it: Bu cinayet yanına kalmaz. You won´t get away with this murder. (...) -ına salavatla varılır. /ın/ You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. (...) -ına (salavatla) varılmaz. /ın/ 1. It´s so high/expensive you can´t touch it. 2. He/She thinks he´s/she´s better than everybody else. He/She thinks he´s/she´s something. 3. You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. -ı sıra 1. right along with, right alongside, together with, with: Yanı sıra avukatını getirdi. He brought his lawyer along with him. Viski yanı sıra bira içiyor. He´s drinking beer together with whiskey. 2. besides, in addition to, along with: Büyük bir yazar olmanın yanı sıra ünlü bir müzisyendir. Besides being a great writer he´s also a famous musician. 3. right alongside, right beside: Yanım sıra onlar oturuyorlardı. They were sitting right beside me. - tutmak to show partiality to one person or side. - ürün by-product. - yan sideways. - yana side by side. - yan bakmak /a/ to look at (someone) malevolently, look daggers at. - yatmak to lean to one side."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yan

  • 4 geniş

    "1. wide, broad. 2. spacious, extensive, vast, expansive. 3. carefree. - açı geom. obtuse angle. - bir nefes almak to breathe a sigh of relief. - fikirli broad-minded, liberal. - gönüllü tolerant. - kapsamlı comprehensive; all-inclusive. - mezhepli excessively tolerant, free and easy (in his/her sexual mores). - ölçüde on a vast scale. - tutmak /ı/ to do (something) taking every contingency into account. - ünlü ling. broad vowel. - yürekli carefree, happy-go-lucky, easygoing. - zaman gram. simple present tense, aorist. - zaman ortacı gram. present participle."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > geniş

См. также в других словарях:

  • ünlü — sf. 1) Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. T. Buğra 2) is., dbl. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ünlü kısalması — is., dbl. Aslında uzun olan bir ünlünün zamanla kısalması: Cân > can, hâzır > hazır, beyâz > beyaz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü a, ı, o, u varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü e, i, ö, ü varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu:… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • küçük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimede düz ünlülerden (a, e, ı, i) sonra düz ünlülerin, yuvarlak ünlülerden (o, ö, u, ü) sonra dar yuvarlak (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlülerin gelmesi, küçük sesli uyumu: Evler. Etek. Salkımlar. Ördek, Okul, Sucuların… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başlatıcı — 1. is. Bir şeyi başlatan kimse veya kuruluş Ünlü bir iş adamı oldu, alanında bir tür başlatıcı sayıldı. T. Uyar 2. sf. Bir şeyi başlatan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Antep baklavası — is. Gaziantep yöresinde yapılan ünlü bir çeşit baklava …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • medyum — is., Fr. médium Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse Öğleden sonra ünlü bir medyumun evine çaya davetliyim. N. Eray …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • porto — Portekiz de yapılan ünlü bir şarap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • türbe — is., Ar. turbe Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı Çekirge de Hüdavendigâr türbesini ziyaret ettim. A. Haşim Birleşik Sözler türbe eriği …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ülkece — zf. Ülke çapında Sonraki yılların ülkece ünlü bir heykelcisi, kantinde garsonluk yapardı. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zemzem kuyusuna işemek — ünlü olsun, adı anılsın diye herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir iş yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»