-
1 göz önüne getirmek
күзгә китерү; күзаллау
См. также в других словарях:
önüne düşmek — 1) birinin önünden yürümek Adam hemen geldi, önüne düştü, konuşmadan evine vardılar. Y. Kemal 2) birine kılavuzluk etmek Delikanlı Haydar ustanın önüne düştü, Hasip Bey in evine geldiler. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne bakmak — utanmak, utancından cevap vermemek Yeni gelen, birkaç dakika sustuktan, önüne baktıktan sonra birdenbire söylenmeye başladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne geçmek — yolunu kesmek, önlemek Bütün siyasi tedbirler öyle bir tehlikeli hareketin önüne geçmek için alınmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne gelen — karşısına çıkan, olur olmaz (kimse) Önüne gelene derdini anlatıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne arkasına bakmadan — iyi hesap etmeden, düşüncesizce … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne bir kemik atmak — ağzına bir kemik atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne çıkmak — 1) rastlaşmak, karşılaşmak, karşısına çıkmak 2) mec. ilk defa görmek, yüz yüze gelmek Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim. S. F. Abasıyanık 3) yolunu kesmek için birdenbire karşı durmak Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne dikilmek — 1) gelip karşısında durmak, karşısına dikilmek 2) karşısındakine engel olmak istediğini söz veya davranışıyla göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne geleni kapar, ardına geleni teper — arsız, huysuz, geçimsiz kimseler için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne katmak — önden yürütüp kendisi ardı sıra gitmek Hep birden ayağa kalktılar, bizi de önlerine kattılar, yola düştük. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne düşmek — ağzından laf almak … Beypazari ağzindan sözcükler