-
1 dig a pit
çukur kazmak -
2 dig a pit
çukur kazmak -
3 εκσκάπτω
çukur kazmak -
4 копать
kazmak* * *1) kazmak; açmak; bellemek ( вскапывать)копа́ть я́му — çukur kazmak / açmak
2) ( выкапывать) (toprağı) kazıp... çıkarmak / toplamak; sökmek (картофель и т. п.) -
5 dig
n. kazı, kazma, dürtme; iğneleme; taş; lojman, yurt————————v. kazmak, çukur kazmak, hafriyat yapmak, dürtmek, bellemek; deşmek; incelemek; mahmuzlamak; anlamak; hoşlanmak; göz atmak; araştırmak; yemeğe girişmek; ineklemek; harıl harıl çalışmak* * *1. dürtme (n.) 2. kaz (v.) 3. kazı (n.)* * *[diɡ] 1. present participle - digging; verb1) (to turn up (earth) with a spade etc: to dig the garden.) kazmak2) (to make (a hole) in this way: The child dug a tunnel in the sand.) kazmak, açmak3) (to poke: He dug his brother in the ribs with his elbow.) dürtmek, dirsek vurmak2. noun(a poke: a dig in the ribs; I knew that his remarks about women drivers were a dig at me (= a joke directed at me).) dürtme, dirsek vurma- digger- dig out
- dig up -
6 creuser
-
7 graben
graben <gräbt, grub, gegraben> ['gra:bən]I vi1) (um\graben) yeri kazmak;sie grub ihre Zähne in den Apfel dişlerini elmaya geçirdiein Loch \graben delik açmak, çukur kazmakIII vrsich jdm ins Gedächtnis \graben bir şey aklına saplanıp kalmak -
8 dig a hole
v. çukur kazmak, delik açmak, çukur açmak -
9 dig a hole
v. çukur kazmak, delik açmak, çukur açmak -
10 burrow
tavsan çukuru, oyuk, çukur, yuva, in,(çukur) kazmak; kazarak ilerlemek; yaslanmak; yaslamak -
11 profond
1 vers le bas derin [de'ɾin]2 vers l'avant derin [de'ɾin]3 derin [de'ɾin]4 intense derin [de'ɾin]5 qui va loin derin [de'ɾin] -
12 profonde
1 vers le bas derin [de'ɾin]2 vers l'avant derin [de'ɾin]3 derin [de'ɾin]4 intense derin [de'ɾin]5 qui va loin derin [de'ɾin] -
13 яма
çukur; kuyu* * *ж1) çukurрыть я́му — çukur açmak
2) kuyuу́гольная я́ма (на судне) — kömürlük
я́ма для гаше́ния и́звести — kireç kuyusu
я́ма для прыжко́в — спорт. atlama havuzu
3) ( низина) ingin••рыть я́му кому-л. — birinin kuyusunu kazmak
во́лчья я́ма — kurt kuyusu
-
14 excavate
kazmak, (çukur) açmak -
15 trench
n. hendek, çukur, siper, suyolu————————v. hendek kazmak, siper kazmak, bellemek, kazmak* * *çukur* * *[tren ](a long narrow ditch dug in the ground, especially as a protection for soldiers against gunfire: The soldiers returned to the trenches.) siper, hendek -
16 hollow
adj. boş, kof, delikli, oyuk, delik, boşluktan gelen, aç, sahte, yalan, çökük, çökmüş, çukur————————adv. boş bir şekilde, tamamen, bütünüyle————————n. boşluk, çukur————————v. oymak, çukur açmak, kazmak* * *1. oyuk 2. oy (v.) 3. delikli (adj.)* * *['holəu] 1. adjective1) (having an empty space in it: a hollow tree; Bottles, pipes and tubes are hollow.) boş, oyuk, çukur2) ((of a sound) strangely deep, as if made in something hollow: a hollow voice.) boğuk2. noun1) (something hollow: hollows in her cheeks.) çukur, oyuk2) (a small valley; a dip in the ground: You can't see the farm from here because it's in a hollow.) küçük vadi•- beat hollow
- hollow out -
17 حفر
Iحَفَرَ1. açmakAnlamı: oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak2. kazmak3. eşinmekAnlamı: (hayvan) ayağıyla yeri kazmak4. deşmekAnlamı: oymak, delmekIIحَفْر1. oyma baskıAnlamı: çinko, bakır, tahta gibi levhalara kazıma ile yapılan basma tekniği2. gravürAnlamı: kazıma resim3. kazımAnlamı: kazma işi4. hafriyatAnlamı: kazı yapma işı5. kazıAnlamı: bir yeri kazma işi6. kazmaAnlamı: kazmak işi -
18 trench
hendek, çukur; siper; siper kazmak, hendek kazmak -
19 hole
n. delik, çukur, oyuk, boşluk, derin yer, in, kovuk, hücre, kodes, zor durum————————v. delmek, delik açmak, kazmak, deliğe sokmak, deliğe girmek, yuvasına girmek, kapanmak, köşesine çekilmek* * *1. delik 2. deliğe sok (v.) 3. delik (n.)* * *[həul] 1. noun1) (an opening or gap in or through something: a hole in the fence; holes in my socks.) delik2) (a hollow in something solid: a hole in my tooth; Many animals live in holes in the ground.) delik, oyuk, çukur3) ((in golf) (the point scored by the player who takes the fewest strokes to hit his ball over) any one of the usually eighteen sections of the golf course between the tees and the holes in the middle of the greens: He won by two holes; We played nine holes.) top çukuru2. verb1) (to make a hole in: The ship was badly holed when it hit the rock.) delik açmak2) (to hit (a ball etc) into a hole: The golfer holed his ball from twelve metres away.) vurup çukura sokmak•- hole out -
20 hollow out
oymak, çukur açmak, kazmak* * *oy* * *(to make hollow: They hollowed out a tree-trunk to make a boat.) içini boşaltmak, oymak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çukur — is. 1) Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer Eşek sendeleyip yandaki çukurun içine düştü, kalkamadı. M. Ş. Esendal 2) Çene ve yanaktaki gamze Ne hoş gülerdi, yanaklarının çukuru ne derli toplu açılırdı. R. H. Karay 3) mec. Mezar Ben, bir ayağı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazmak — i, ar 1) Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak 2) Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? M. A. Ersoy 3) Hakketmek Birleşik Sözler kazaratar kumkazan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kazdığı çukura … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEEKK — Çukur kazmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÜÜRE — Çukur kazmak. * Çukur … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kuylamak — derin, çukur kazmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAVB — Kesmek. * Çukur kazmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAFR — Kazmak ve çukur etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kuyu — is. 1) Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. H. Taner 2) Toprağa kazılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük