-
1 çocuk gibi
1) как ребёнок, как дитя́ ма́лое2) легкове́рный, дове́рчивый•çocuk gibi sevinmek — ра́доваться как ребёнок
-
2 çocuk gibi
сабый кебек -
3 çocuk gibi
a) childishly b) childlike -
4 çocuk gibi ağlayan kimse
cry baby -
5 çocuk gibi ağlamak
v. pule -
6 çocuk gibi konuşmak
v. prattle -
7 çocuk gibi oynamak
v. skylark -
8 çocuk gibi sevinçli
as happy as a sandboy, as jolly as a sandboy, jolly as a sandboy -
9 yaşlanıp çocuk gibi olmak
n. be in one's dotage -
10 çocuk
Kind nt\çocuk aldırmak med abtreiben\çocuk düşürmek ( düşük yapmak) eine Fehlgeburt haben\çocuk gibi wie ein Kind; ( kolay kanar) kindlich\çocuk gibi sevinmek sich freuen wie ein Kind\çocuk dünyaya getirmek ein Kind zur Welt bringen\çocuk peydahlamak ( gebe kalmak) schwanger werden\çocuk yetiştirmek Kinder großziehençocuğu olmak ein Kind bekommen -
11 çocuk
ребёнок (м)* * *озвонч. -ğu1) ребёнок, дитя́çocuk aldırmak — сде́лать або́рт
çocuğu almak — принима́ть ро́ды
çocuk dünya getirmek — роди́ть [ребёнка]
çocuk düşürmek — преждевре́менно роди́ть мёртвого ребёнка
çocuk peydahlanmak — прижи́ть ребёнка
çocuk yapmak — забере́менеть
çocuk yetiştirmek — расти́ть ребёнка / дете́й
2) па́рень, молодо́й челове́к / мужчи́на3) перен. ребёнок, ма́лое дитя́otuz yaşında ama hâlâ çocuk — ему́ три́дцать лет, а он всё ещё ребёнок
4) обращениеçocuklar — де́ти!; ребя́та!
••- çocuk kalmakçocuktan al haberi — погов. уста́ми младе́нца глаго́лет и́стина
- çocuk oyuncağı
- çocuk oyuncağı haline getirmek -
12 gibi
1. like: çocuk gibi like a child. 2. as if, as though: Sanki kıtlık olacakmış gibi yiyecek depo ediyorlar. They´re storing food as if there is going to be a famine. 3. like, as: Dediğim gibi yap. Do as I say. 4. as befits: İnsan gibi davranmalısın. You should behave as befits a human being. 5. (after a predicate) almost, nearly, somewhat: Bugün ateşim yok gibi. Today I have almost no fever. 6. as soon as: Yemeği yediği gibi sofradan kalktı. He got up from the table as soon as he finished eating. -ler likes: onun gibiler the likes of him. -lerden 1. as if to say: İyi ettin gibilerden göz kırptı. He winked as if he wanted to say, You did well. 2. along/on the lines of: silahlanma yarışı durdurulmalıdır, gibilerden bir makale an article along the lines of The arms race should be stopped! - gelmek /a/ to seem to (one), appear to (one): Bu iş bitmez gibi geliyor bana! It seems to me that this job will never end! - olmak to be as though: Ameliyattan sonra yeniden doğmuş gibi oldum. After the operation it was as though I had been reborn. - yapmak to pretend (to do something): Babası odaya girince ders çalışır gibi yaptı. When his father entered the room, he pretended to be studying. -
13 gibi
gibi wie;bal gibi wie Honig, honigsüß; fig ganz sicher, sonnenklar;benim gibi wie ich;bu(nun) gibi solch ein, solche;buz gibi eiskalt (fig Blick usw);bülbül gibi vorzüglich, tadellos Türkisch sprechen;senin gibi wie du;bizim gibiler Leute wie wir;bu gibiler derartige Leute, solche Leute;ne gibi was für (ein), welche(r), welches?;ne gibi şartlarla zu welchen Bedingungen?;çocuk gittiği gibi geldi kaum war das Kind gegangen, als es auch schon wieder kam;gece olduğu gibi sobald es Abend wurde, …;istediğiniz gibi yapın machen Sie es, wie Sie wollen;söylediğim gibi wie ich sagte; mit verschiedenen Verbformen als ob; anscheinend: beni görmüyormuş gibi als ob er mich nicht sähe;bir ses duyar gibi oldum mir war, als ob ich eine Stimme hörte;kapı çalınır gibi oldu es war, als ob an die Tür geklopft würde;nihayet anlar gibi oldu anscheinend hat er endlich verstanden;… de … gibi: Ahmet de Mehmet gibi Ahmet ebenso wie Mehmet …;gibilerden … wie jemand, der …; … in der Art von Leuten, die …;gibisine gelmek jemandem scheinen, vorkommen: olmaz gibime geliyor das scheint mir unmöglich;bu önerini doğru bulmamış gibisine getirdi er deutete an, dass er diesen Vorschlag nicht richtig finde -
14 çocuk
"1. child, infant. 2. childish. Ç-lar! colloq. Hey, you all! -tan al haberi. proverb A child will tell the truth. - aldırmak to have an abortion. - arabası baby carriage, baby buggy, Brit. pram, perambulator. - bahçesi 1. children´s playground. 2. playpen. - bakımı child care. - bezi diaper. - büyütmek to bring up children. - dili child´s language. - doğurmak to give birth to a child. - doktoru pediatrician. - düşürme abortion, miscarriage. - düşürmek to have an abortion. Ç- Esirgeme Kurumu Society for the Protection of Children. - felci polio, infantile paralysis. - gibi 1. in a childish manner. 2. childlike. - hastalığı children´s disease. - işi a simple matter, child´s play. - mahkemesi juvenile court. - maması baby food. - odası (children´s) nursery. - olmak to become childish. -u olmak /ın/ to have a child, give birth to a child. - oyuncağı 1. toy. 2. child´s play; matter of no consequence. - oyuncağı haline getirmek /ı/ to neglect (a project) (because one regards it as unimportant). - peydahlamak (for an unmarried woman) to become pregnant. - yapmak to produce a child, have a child. - yetiştirmek to bring up children. - yuvası nursery school. - zammı child allowance." -
15 cin gibi çocuk
n. elf -
16 nurtopu gibi çocuk
n. cherub -
17 nur topu gibi çocuk
cherub -
18 çocukça
-
19 safderun
а-п простоду́шный, наи́вный, непосре́дственныйçocuk gibi safderundur — он наи́вен как дитя́
-
20 çocuğumsu
( çocuksu) kindlich; ( çocuk gibi) kindisch
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çocuk gibi — 1) yetenekleri gelişmemiş, çocuk kalmış Çocuk gibi adam. 2) kolay kanar, kolay inanır Sen de çocuk gibisin, o adamın sözüne inanılır mı? … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk gibi sevinmek — çok sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk kalmak — büyümüş olmasına rağmen çocukça düşünceler taşıyıp çocuk gibi davranmak Araya araya bu oyunu mu buldun? Ayol sen sahiden çocuk kalmışsın. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
elmas gibi — çok iyi, çok değerli Elmas gibi kalbi var. Elmas gibi bir çocuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
bülbül gibi bilmek — çok iyi öğrenmiş olmak Çocuk dersi bülbül gibi bildiği hâlde, Mükremin Hoca, bir türlü tam numara atmazmış. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
nur topu gibi — sağlıklı, çok güzel ve temiz (çocuk) Oğlan nur topu gibi idi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
haydut gibi — 1) insana korku veren, iri yarı (kimse) 2) yaramaz ve sevimli (çocuk) … Çağatay Osmanlı Sözlük
topaç gibi — vücutça toplu ve sağlıklı (çocuk) … Çağatay Osmanlı Sözlük
böcek gibi — ufak tefek ve esmer (çocuk) … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın topu gibi — güzel ve tombul (çocuk) … Çağatay Osmanlı Sözlük