-
1 karmaşık
-
2 karmaşık
karmaşık verwickelt; CHEM, MATH komplex -
3 karmaşık
1) сме́шанный, запу́танный; сло́жный, тру́дныйkarmaşık bir düşünce — пу́таная мысль
karmaşık bir sorun — тру́дный / сло́жный вопро́с
2) хим. ко́мплексный -
4 karmaşık
çətin, mürəkkəb; karmaşık bir sorun – çətin məsələçətin, mürəkkəb -
5 karmaşık
буталчык; четерекле; катлавлы -
6 karmaşık
adj. complex, complicated, crazy* * *1. complex 2. sophisticated 3. complicating (n.) 4. complicated (adj.) -
7 karmaşık
aloz--------qeyran--------tevlihev--------tevlîhev -
8 karmaşık
Çətin; mürəkkəb -
9 karmaşık
περίπλοκος, πολύπλοκος -
10 karmaşık
مركبمشبك -
11 karmaşık
1. مركب [مُرَكَّب]2. مشبك [مُشَبَّك] -
12 karmaşık
complex, complicated, involved, deep -
13 karmaşık
complex, complicated. - sayı math. complex number. - tuz chem. complex salt. -
14 karmaşık bölge
complex domain -
15 karmaşık dalga
complex wave -
16 karmaşık dalga biçimi
complex waveform -
17 karmaşık dizi
complex sequence -
18 karmaşık doğrusal uzay
1. complex linear space 2. complex vector space -
19 karmaşık düzlem
complex plane -
20 karmaşık eşlenik
complex conjugate
- 1
- 2
См. также в других словарях:
karmaşık — sf., ğı 1) İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil Karmaşık bir sorun. Karmaşık bir düşünce. 2) kim. Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik),… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karmaşık sayı — is., mat. Kesirleri ondalık sayının tersine olarak çeşitli birimlere göre bölümlenmiş sayı, sanal sayı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kompleks — sf., Fr. complexe 1) Karmaşık Heveskârlar için hece ve aruz, bir kompleks, içinden çıkılmaz bir yoldu. S. Birsel 2) kim. Karmaşık 3) is. Karmaşıklık, karmaşa 4) is. Aynı ekonomik etkinliği gerçekleştiren sanayinin tesisler bütünü Çinko kompleksi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağdalı — sf. 1) Ağdalanmış 2) mec. Bilinmeyen kelimelerden, anlaşılması güç sözlerden oluşan (deyiş) 3) mec. Karmaşık Tam bir düşünce denemezdi buna. Sakız gibi uzayan, ağdalı bir düş gibiydi bunlar. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
damıtmak — i, fiz., kim. 1) Gaz ürünler elde etmek için, bazı katı nesneleri ısı yoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek, taktir etmek 2) Sıvı karışımlarda, karmaşık, değişken birleşimleri oluşturan ögeleri, özellikleri belirli ürünlere ayırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönüşümcülük — is., ğü, fel. Yaşayan türlerin yalın biçimlerden karmaşık biçimlere doğru evrimle gelişerek ortaya çıktığını öne süren öğreti, transformizm … Çağatay Osmanlı Sözlük
fotosentez — is., biy., Fr. photosynthèse Yeşil bitkilerin ışıkta basit birleşiklerinden karmaşık yapılı organik moleküller yapması … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayya kuyusu — is. Karmaşık işlerin döndüğü yer veya çok çapraşık durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
halita — is., kim., esk., Ar. ḫalīṭa 1) Alaşım 2) mec. Birden çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün Dede tecrübe neticesiyle her insanın zıt şeylerden yoğrulmuş bir halita olduğunu biliyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
karmakarışık — sf., ğı 1) Dağınık, düzensiz, çok karışık Taranmamış, karmakarışık kumral saçları, kocaman bir ağzı, fevkalade muntazam ve güzel dişleri vardı. S. F. Abasıyanık 2) mec. Huzursuz, kararsız, karmaşık Başımın içinde bir sis ve hep ona bağlı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karmaşa — is. 1) Karmaşık olma durumu 2) ruh b. Hastalıklı davranışları ortaya çıkaran, kişinin bilincini az çok şartlandıran, genellikle çocukluk döneminde kazanılmış, baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerin bütünü, kompleks Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük