-
21 görmek
rozumieć; sądzić; zrozumieć -
22 görmek
hledět; posuzovat; spatřit; vidět -
23 düş görmek
-
24 tahsil görmek
"to have education; to study" öðrenim görmek -
25 acısını görmek
ви́деть смерть бли́зкого челове́ка -
26 aşağı görmek
пренебрега́ть, счита́ть недосто́йным -
27 az görmek
находи́ть / счита́ть недоста́точным -
28 çatal görmek
двои́ться в глаза́х -
29 çift görmek
двои́ться в глаза́х ( в состоянии сильного опьянения) -
30 çok görmek
1) находи́ть изли́шним2) пожале́ть; позави́довать комуbunu bile bana çok gördü — он да́же э́то пожале́л для меня́
-
31 dünya gözü ile görmek
уви́деть кого-л. при жи́зни -
32 eli para görmek
заиме́ть де́ньги -
33 ezbere iş görmek
де́лать что-л. ко́е-ка́к / спустя́ рукава́ -
34 gerek görmek
счита́ть необходи́мым -
35 gününü görmek
а) поплати́ться за чтоб) уви́деть свои́х дете́й счастли́вымив) менструи́ровать -
36 hoş görmek
= hoş karşılamak терпи́мо / снисходи́тельно относи́ться -
37 iş görmek
а) рабо́тать, занима́ться де́ломб) быть подходя́щим для рабо́ты -
38 işini görmek
а) выполня́ть свои́ обя́занностиб) бить, избива́тьв) уби́ть, прико́нчить -
39 kendini dev aynasında görmek
зава́жничать, зазна́ться; зарва́ться -
40 küçük görmek
принижа́ть, недооце́нивать; пренебрега́ть
См. также в других словарях:
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hakir görmek — önemsememek, değer vermemek, küçümsemek, küçük görmek, hor görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı görmek — küçük görmek, beğenmemek, hor görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gününü görmek — 1) kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak 2) çocuklarının iyi, mutlu günlerini görmek 3) aybaşı görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatal görmek — net görememek, bir şeyi iki görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
düş görmek — rüya görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
layık görmek — yakıştırmak, uygun görmek Ben işte oyum, şimdi söylemeye layık görmediğiniz Dikmen Yıldızı... A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mazur görmek — kusura bakmamak, hoş görmek, bağışlamak, affetmek Büyük işler deruhte etmemiş insanların, bu husustaki tereddütlerini mazur görmelidir. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübah görmek (veya saymak) — hoş görmek, sakıncasız bulmak Kendine mübah gördüğünü bana yasak ederek beni susturmak mı istiyordun? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
pembe görmek — çok iyimser olmak, her şeyi iyimser bir gözle görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
reva görmek — (bir davranışı birine) bir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek İstanbul da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük