-
1 kemik
[T kemik, from OT *kämik]: boneA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > kemik
-
2 kemik
adj. bone, osseous, osteoid--------n. bone--------pref. osteo* * *1. bone 2. os -
3 kemik
dent -
4 kemik
-
5 kemik
dented. -
6 kemik
dent; dented -
7 kemik
bone -
8 kemik
"1. bone. 2. osseous. - atmak /a/ 1. to throw a bone (to a dog). 2. to throw (someone) a sop, appease (someone) (used disparagingly). - çıkıntısı process of a bone, projection. - erimesi path. osteolysis. - gibi 1. as hard as a bone; very sound or tough. 2. bone-dry. - gübresi bone meal. - iltihabı/yangısı path. osteitis. -ine/-lerine kadar işlemek to penetrate right to one´s bones. -lerini kırmak /ın/ to give (someone) a good thrashing, beat (someone) up. - kömürü animal charcoal, boneblack. - külü bone ash. - oluşumu osteogenesis. - pensi bone nippers. -leri sayılmak to look like a scarecrow, be too thin. - testeresi bone saw. - törpüsü surgeon´s rasp, raspatory. - unu bone meal. - veremi path. tuberculosis of the bones. - yağı bone oil, Dippel´s oil. - yalayıcı toady, sycophant, bootlicker. " -
9 kemik çevreleyen
kemik çevreleyen (damar)n. circumflex -
10 kemik apsesi
bone abscess -
11 kemik gibi
adj. bony* * *osseous -
12 kemik hücresi
bone cell -
13 kemik iliği
bone marrow -
14 kemik iliği ponksiyonu
marrow puncture -
15 kemik yaşı
bone age -
16 kemik bilimi
n. osteology -
17 kemik erimesi
n. osteoclasis -
18 kemik iliği iltihabı
n. osteomyelitis -
19 kemik iltihabı
n. osteitis -
20 kemik içindeki çıkıntı
n. splint, splint bone
См. также в других словарях:
kemik — is., ği, anat. 1) İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. P. Safa 2) sf. Bu sert organdan yapılmış Kemik tarak. Birleşik Sözler kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
kémik — a m (ẹ) strokovnjak za kemijo: industrijski, kmetijski kemik; kemik za organsko kemijo; fiziki in kemiki / pog. kemik iz drugega letnika slušatelj kemije … Slovar slovenskega knjižnega jezika
kemik bilimci — is., anat. Kemik bilimi uzmanı, osteolog … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik yalayıcılık — is., ğı Kemik yalayıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik bilimi — is., anat. Anatominin kemiklerle ilgili bölümü, osteoloji … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik doku — is., anat. Omurgalı hayvanlarda iskeleti oluşturan bir bağ dokusu türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik rengi — is. 1) Beyaz ile krem rengi arasında olan renk 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik yalayıcı — is. Dalkavuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik zarı — is., anat. Kemikleri kapsayan beyazımsı ve sedef renginde zar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik atmak — hkr. (birinin önüne) susturmak, oyalamak için birini küçük bir şeyle avutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik gibi — 1) pek kuru, katı, sert 2) sağlam … Çağatay Osmanlı Sözlük