-
1 bone
kemik -
2 splint bone
kemik içindeki çıkıntı, atın bacağındaki iki çıkık kemik* * *fibula -
3 bone abscess
kemik apsesi -
4 bone age
kemik yaşı -
5 bone cell
kemik hücresi -
6 bone marrow
kemik iliği -
7 marrow puncture
kemik iliği ponksiyonu -
8 bone meal
kemik yemi -
9 bone meal
kemik yemi -
10 bone
kemik; kilçik,kemiklerini ayiklamak -
11 bone oil
kemik yagi -
12 boneblack
kemik kömürü -
13 dislocate
(kemik) yerinden çikarmak; altüst etmek -
14 ossein
kemik tutkali -
15 osteitis
kemik iltihabi -
16 osteoma
kemik tümörü, osteom -
17 osteomalacia
kemik yumusamasi, osteomalasi -
18 rickets
kemik hastaligi, rasitizm -
19 bone abscess
kemik apsesi -
20 bone age
kemik yaşı
См. также в других словарях:
kemik — is., ği, anat. 1) İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. P. Safa 2) sf. Bu sert organdan yapılmış Kemik tarak. Birleşik Sözler kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
kémik — a m (ẹ) strokovnjak za kemijo: industrijski, kmetijski kemik; kemik za organsko kemijo; fiziki in kemiki / pog. kemik iz drugega letnika slušatelj kemije … Slovar slovenskega knjižnega jezika
kemik bilimci — is., anat. Kemik bilimi uzmanı, osteolog … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik yalayıcılık — is., ğı Kemik yalayıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik bilimi — is., anat. Anatominin kemiklerle ilgili bölümü, osteoloji … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik doku — is., anat. Omurgalı hayvanlarda iskeleti oluşturan bir bağ dokusu türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik rengi — is. 1) Beyaz ile krem rengi arasında olan renk 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik yalayıcı — is. Dalkavuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik zarı — is., anat. Kemikleri kapsayan beyazımsı ve sedef renginde zar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik atmak — hkr. (birinin önüne) susturmak, oyalamak için birini küçük bir şeyle avutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik gibi — 1) pek kuru, katı, sert 2) sağlam … Çağatay Osmanlı Sözlük