-
61 томиться
çile çekmek* * *томи́ться от жа́жды — susuzluktan ölmek
томи́ться в тюрьме́ — cezaevinde çile çekmek / doldurmak
-
62 туго
sıkıca,sıkı* * *1) нареч. sıkı, sıkıcaту́го натяну́ть что-л. — bir şeyi iyice germek
ту́го затяну́ть по́яс — kemerini sıkıca sıkmak
ту́го завя́занный га́лстук — sıkı(ca) bağlanmış kravat
ту́го наби́тая поду́шка — sıkı doldurulmuş yastık
ту́го наби́ть мешо́к — çuvalı sıkı doldurmak
2) в соч., → сказ., разг.с деньга́ми бы́ло ту́го — para sıkıntısı çekiliyordu
в про́шлом ме́сяце нам ту́го пришло́сь (с деньга́ми) — geçen ay sıkıştık
е́сли тебе́ бу́дет ту́го... — sıkıya gelirsen...
-
63 фаршировать
расскажи́, как фарширова́ть ску́мбрию — uskumru dolması tarif et
-
64 загружать
yuklemek, doldurmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > загружать
-
65 заряжать
sarj yapmak, doldurmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > заряжать
-
66 накачивать
pompalamak, şişirmek, doldurmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > накачивать
-
67 застройка района
Etraby jaý gurup doldurmakКраткий русско-туркменский словарь строительной терминологии > застройка района
См. также в других словарях:
doldurmak — i 1) Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu. R. H. Karay 2) Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek 3) nsz Ateşli silahların içine mermi sürmek İki tabanca getirdiler, takır takır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
donuna etmek (veya kaçırmak veya doldurmak veya yapmak) — 1) küçük veya büyük abdestini donuna etmek 2) mec. çok korkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıka basa doldurmak — doldururken çok bastırıp sıkıştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bant doldurmak — bir banda ses kaydetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çile çıkarmak (veya doldurmak) — sıkıntılı bir işin veya bir durumun sona ermesini beklemek Yirmi beş senedir Beykoz daki o tekke gibi evde çile dolduruyorum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmur yağarken küpünü doldurmak — kazanç fırsatı varken ondan yararlanarak para veya mal edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuğu doldurmak — aldığı görevi tam olarak başarabilecek yetenekte bulunmak Ercüment, memurluk hayatında her oturduğu koltuğu doldurmuş... Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
küpünü doldurmak — eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek Hamiyetini bu felsefeye uydurarak küplerini doldurmayı bilenler bu memlekette bolluk içinde yaşarlar. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
cebini doldurmak — karşılaştığı elverişli durumlardan yararlanarak bol para kazanmak Dünyayı bir tüketim çılgınlığına itip ceplerini doldurmuşlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
karnını doldurmak — 1) çok yemek yemek 2) argo gebe kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
postuna saman doldurmak — öldürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük