-
1 etmek
шIын, цIэн -
2 etmek yapmak
-
3 ifşa etmek
2) (duyurmak) ахэIон/ яхэIуэн; ахиIуагъ/ яхиIуащ: ifşa etmek etti; ахеIо/ яхеIуэр: ifşa etmek ediyor -
4 eşlik etmek
-
5 sitem etmek
-
6 gipta etmek
1) кIэхъопсын/ щIэхъуэпсын, (Абз. ЕХЪОПСЭРЭ) -
7 itaat etmek
(birine itaat etmek) зыфэуфэн/ зыхуэухуэн, фэIорышIэн/ хуэIурыщIэн, фэдэIорышIэн/хуэдаIуэрыщIэн, хуэжыIэдаIуэн, шъхьафэгъэщын/щхьэхуэгъэшын, щхьэхуэгъэщхъын -
8 mamur etmek, imar etmek
хэкур гъэдэхэн, къэIэтын -
9 acele etmek
гуIан, гузэжъон, пIэщIэн, епIэщIэкIын -
10 alay etmek
-
11 aldiriş etmek
ЗЕГЪЭГЪЭПЭН, шIоIофын/ фIэIуэхун -
12 ameliyat etmek
-
13 arzu etmek, istemek
-
14 beddua etmek
БГЭН, ЕБГЫН -
15 çekiştirmek, giybet etmek
УБЭН 1. (МЭУБЭ) -
16 dans etmek
-
17 dava etmek
-
18 dezenfekte etmek
-
19 el etmek
Iэпэ фэшIын/ Iэ хуэщIын -
20 firar etmek
хэхьэжьын, хэлъэдэжьын, щIэпхъуэн, щIэпхъуэжын
См. также в других словарях:
etmek — yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391; I I, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235; II I, 93 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşlik etmek — 1) bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek 2) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek 3) beraberinde bulunmak Ona eşlik eden iyimserlik havası, yaşam sevinci bir an olsun bulutlanmasın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ifşa etmek — gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek Sırrı ifşa etmediyse ne yapmışlar? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
reklam etmek — herhangi bir kimseyi veya olayı, durumu açığa vurmak, ilan etmek, afişe etmek, ifşa etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırt etmek — i, den, der Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek Sade akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk ten ayırt edemezsiniz. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler … Çağatay Osmanlı Sözlük
aracılık etmek — bir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
babalık etmek — 1) baba gibi davranmak Ben üç çocuğa babalık etmiş, iki kız evlendirmiş, bir oğlan okutmuşum. T. Buğra 2) iyilik etmek, büyüklük etmek Bana bir babalık et, bir işe koy. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük