-
1 ξεπαραδιάζω
(birini) yolmak, soymak -
2 προσεταιρίζομαι
(birini) kendi tarafına çekmek -
3 χαντάκωμα
(birini) zarara sokma -
4 каларăшпе
birini söylediğiyle uyum sağlamak -
5 пересилати
(birini) yibirmek -
6 переслати
(birini) yibirmek -
7 підстерегти
birini gizlenip beklemek -
8 підстерігати
birini gizlenip beklemek -
9 abduct
(birini) zorla kaçirmak -
10 acquit
(birini) suçsuz çikarmak, beraat ettirmek, temize çikarmak, aklamak; ayricalik tanimak, muaf tutmak -
11 catch sb red-handed
(birini) suçüstü yakalamak -
12 committal
(birini) tutukevine, akil hastanesine gönderme, teslim -
13 get sb off with sb
birini karsi cinsten biriyle tanistirmak -
14 give sb a tickle
(birini) gidiklamak -
15 intimidate
(birini) korkutmak, gözünü korkutmak, gözdagi vermek -
16 investiture
(birini) yüksek memuriyete atama töreni; üniforma -
17 keep sb waiting
birini bekletmek -
18 open fire on sb
birini soru yagmuruna tutmak -
19 prey on sb's mind
birini canindan bezdirmek -
20 pull down
(birini) halsiz birakmak, zayif düsürmek, sagligini bozmak; yikmak, yok etmek
См. также в других словарях:
al birini, vur ötekine (veya birine) — hiçbiri işe yaramaz, hepsi bir ayarda … Çağatay Osmanlı Sözlük
musallat etmek — (birini veya bir şeyi) birini, bir başkasının başına bela etmek Oyundan alıntıladığı bir iki sahne, belleğimizin bize musallat ettiği iz düşümlerden oluşmadır. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
on paralık etmek — (birini) birine hakarette bulunmak, birini kötü duruma düşürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
rezil etmek — (birini) isteyerek veya istemeyerek birini çok utanacak güç bir duruma sokmak Sadece rezil etmekle kalmayacağım, hapse de tıktıracağım. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
altı okka etmek — (birini) birini kollarından ve bacaklarından tutup yukarı kaldırarak sallamak veya götürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çamurdan çekip çıkarmak — (birini) birini kötü veya onurunu tehlikeye düşüren bir durumdan kurtarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
demire vurmak — (birini) birini demir zincirle bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağa kaldırmak — (birini) birini, herhangi bir amaçla, zorla dağa veya ıssız bir yere götürüp orada tutmak Yalnız Efe den kimsenin şikâyeti yokmuş. Ne kimseyi dağa kaldırırmış ne de fidye istermiş. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnundan yakalamak — (birini) birini yönetimi altına almak, kaçamak bulamayacağı duruma getirmek Muhasebe ile defter tutma işlerini de üzerine aldığından milleti burnundan yakalamıştı. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine sokacağı gelmek — (birini) birini çok sevmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
...-ına (veya ...-ine) getirmek — birini, istediğini yaptıracak duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük