-
1 akşam
akşam Abend m; am Abend;bir akşam eines Abends;iyi akşamlar! guten Abend!;akşamları abends, jeden Abend;akşam güneşi Abendsonne f; fig Lebensabend m;akşam olmak Abend werden;akşam üstü gegen Abend;akşam yemeği Abendessen n;akşama doğru gegen Abend; -
2 akşam
I s Abend m\akşam oluyor es wird Abend\akşama doğru gegen Abendaynı günün \akşamı am selben Abendbir \akşam eines Abendsbu/dün/yarın \akşam heute/gestern/morgen Abendo \akşam an dem [o jenem] Abendiyi \akşamlar! guten Abend!II adj abendlich\akşam vakti [o saati] zu abendlicher Stunde -
3 bir
I s1) Eins f\bir olmak sich zusammentun, sich verbünden2) iki/üç/dört günde \bir jeden zweiten/dritten/vierten TagII adj\bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen\bir çırpıda ( fam) auf einen Hieb, auf Anhieb, im Handumdrehen\bir el \bir eli yıkar, iki el \bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere\bir gecelik für eine Nacht\bir musibet bin nasihatten yeğdir ( prov) durch Schaden wird man klugo benim \bir tanem sie [o er] ist mein Ein und Alles2) \bir şey etwas\bir şey değil! nichts zu danken!, keine Ursache!, macht nichts!\bir şey söylemeden ohne etwas zu sagenbu bambaşka \bir şey das ist etwas ganz anderes3) \bir akşam/gün/sabah eines Abends/Tages/Morgensgünün \birinde eines Tagessaat \bir es ist ein Uhr4) \bir yanda(n) ..., \bir yanda(n) ... einerseits..., andererseits...\bir yanda(n) merak ediyorum, \bir yanda(n) korkuyorum einerseits bin ich neugierig, andererseits habe ich Angst davor5) ( herhangi) irgend\bir yerde irgendwodün çantamı \bir yere koydum gestern habe ich meine Tasche irgendwohin gestellt\bir deri bir kemik olmak ( fam) nur Haut und Knochen seinbunu \bir sen yapabilirsin nur du kannst das tun2) ( fam) malkafanı \bir işletsene! denk doch mal scharf nach!3) einmal\bir daha ( bir kez daha) noch einmal; ( olumsuz cümlede) nicht mehr\bir varmış, \bir yokmuş lit ( masallarda) es war einmal, es war keinmal\bir yağmur yağdı, \bir güneş açtı einmal regnete es, einmal schien die Sonne4) \bir aşağı \bir yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/gehen\bir zamanlar einstmalsyerle \bir etmek dem Erdboden gleichmachen -
4 pul
pul s1) (posta \pulu, damga \pulu) Marke f; (posta \pulu) Briefmarke f\pul derlemek Briefmarken sammeln\pul işlemeli bir akşam tuvaleti ein Abendkleid bestickt mit Pailletten -
5 haber
haber s1) Ahnung fçırağın bir şeyden \haberi yok der Lehrling hat keine Ahnungsanattan \haberi yok er hat keine Ahnung von Kunst2) Nachricht f, Botschaft f\haber almak eine Nachricht erhaltendün akşam/sabah geldiğinizi \haber aldık wir haben erfahren, dass Sie gestern Abend/Morgen gekommen sind\haber vermek benachrichtigen; ( bildirmek) mitteilen; ( belirtisi olmak) ein Anzeichen seinbirine \haber vermek jdn benachrichtigeniştahsızlığı ve yorgunluğu yakında hasta olacağını \haber veriyordu seine Appetitlosigkeit und seine Müdigkeit waren Anzeichen dafür, dass er bald krank würde\haber atlamak eine Nachricht auslassen4) Bescheid m\haber vermeden ohne Bescheid zu gebenbirine bir şeyi \haber vermek jdm über etw Bescheid gebenbana yarın \haber verebilir misin? kannst du mir morgen Bescheid geben?bir şeyden \haberi olmak über etw Bescheid wissen\haberim var ich weiß Bescheid\haberin olsun! damit du Bescheid weißt!bundan \haberin var mı? weißt du darüber Bescheid? -
6 dün
-
7 plan
plan [plãn] s1) Plan mher şey \plana göre yürüyor es (ver) läuft alles nach Plan\planda olmak auf dem Plan stehen\planlar yapmak/kurmak Pläne machen/schmieden2) Vorhaben ntbu akşam bir \planın var mı? hast du heute Abend (schon) etwas vor?
См. также в других словарях:
akşam piyasası — is. Akşamüzerleri belli bir yerde yapılan gezinti … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşam ahıra sabah çayıra — hayatta yiyip içip yatmaktan başka kaygısı olmayanlar için söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşam ise yat, sabah ise git — geceler uyku, gündüzler iş zamanıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
nerede akşam, orada sabah — bir kimsenin gece kalacak belli bir yeri olmadığını, rastgele bir yerde kalabileceğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöyle bir — zf. 1) Üstünkörü Bardağı şöyle bir yıkadı. 2) Kısaca, kısa süreli O akşam, Bebek dönüşü, Miralay Ferit i yoklamak için geçerken şöyle bir uğramıştı. A. İlhan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
hangi gün vardır akşam olmadık — sona ermeyecek hiçbir iyi durum, yıldızı sönmeyecek hiçbir ünlü yoktur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
abla — is. 1) Bir kimsenin kendinden büyük olan kız kardeşi 2) Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın Hatırda kalan şey değişmez zamanla / Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye abla! A. M. Dranas 3) argo Genelev veya randevuevi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezinmek — nsz 1) Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu. P. Safa 2) Belirli bir çevre içinde gezip durmak Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pul — is., Far. pūl 1) Posta parası karşılığı mektuplara, damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi. F. R. Atay 2) Bazı giysilerde süs olarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava almak — 1) (biri) açık havada gezmek Biraz hava almak için niye Hürriyet tepesine kadar bir gezinti yapmasınlar? A. Gündüz 2) argo (biri) umduğunu bulamamak, hiçbir şey kazanmamak 3) (biri) ferahlamak, açılmak, hoş vakit geçirmek Hava alalım diye beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkent — is. Bir devletin yönetim merkezi olan şehir, devlet merkezi, başşehir, hükûmet merkezi Bir akşam, bu servetle başkentin en şık pavyonuna gitmişti. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük