-
1 someone else's
başkasının -
2 სხვისი
başkasının -
3 someone else's
başkasının -
4 trespass
(baskasinin arazisine) izinsiz girmek; baskasinin arazisine izinsiz girme, araziye tecavüz; günah, suç -
5 well wisher
başkasının iyiliğini isteyen kimse, iyiliksever kimse, hakkında iyi konuşan kimse, sempatizan* * *iyi dilekte bulunan -
6 nosey parker
başkasının işine burnunu sokan tip, meraklı taze -
7 nosey parker
başkasının işine burnunu sokan tip, meraklı taze -
8 жить на чужой счёт
başkasının sırtından geçinmek -
9 кеше алдында
başkasının önünde -
10 επέχω
başkasının yerine -
11 schadenfroh
başkasının zararlarına sevinen -
12 adopt
(baskasinin çocugunu) evlat edinmek; kabul etmek; edinmek, benimsemek; seçmek -
13 cuckoo in the nest
baskasinin isine burnunu sokan kimse -
14 disturbance of possession
baskasinin malina tecavüz -
15 fellow feeling
baskasinin halinden anlama, duygusal yakinlik, duygu yakinligi, sempati -
16 imputable
baskasinin üstüne atilabilir -
17 poacher
baskasinin arazisinde kaçak avlanan kimse; yasak yere giren kimse, cilbir tavasi -
18 pry
baskasinin özel yasamina burnunu sokmak; (kapak, vb.) zorlayarak açmak, kaldirmak, kirmak; manivela, kaldiraç -
19 scapegoat
baskasinin suçunu yüklenen kimse, samar oglani, abali -
20 steal the show
(baskasinin yerine) bütün dikkatleri üzerine çekmek, herkesin hayranligini kazanmak
См. также в других словарях:
davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde — sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyunduruk altına girmek — başkasının baskısı altında kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceremesini çekmek — başkasının yol açtığı zararı ödemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğün pilavıyla dost ağırlamak — başkasının kesesinden veya elinden ikramda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
köseyle alay edenin top sakalı kara gerek — başkasının eksikleriyle eğlenen kimsenin kendisi kusursuz olmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tercüman olmak — başkasının düşüncesini ve duygusunu bildirmek, dile getirmek, anlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haraç yemek (veya almak) — başkasının sırtından geçinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalı ele vermek (veya kaptırmak) — başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizginleri ele vermek — başkasının yönetimini kabullenmek O koşturmalar yakayı kaptırışın, dizginleri ele verişin açıklamaları gibi geliyordu ona. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
hazıra konmak — başkasının emeğiyle ortaya çıkmış bir şeyden yararlanmak Hazıra konmak istemeyen şair, yeni söyleyişler aramak zorundadır. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
keçiye can kaygısı, kasaba et (veya yağ) kaygısı — başkasının büyük zararı karşısında kendi küçük yararını düşünenler için sitem olarak söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük