-
121 глава
başlık,baş; kubbe; bölüm* * *I1) м (чего-л.) başkan; başглава́ семьи́ — aile reisi
гла́вы госуда́рств и прави́тельств — devlet ve hükumet başkanları
полномо́чия главы́ госуда́рства — devlet başkanlığı yetkileri
назна́чить главо́й делега́ции — heyet başkanlığına atamak
2) ж ( купол) kubbe••идти́ / стоя́ть во главе́ движе́ния — hareketin başını çekmek
делега́ция во главе́ с Ивано́вым — başında İvanov'un bulunduğu heyet
II жпоста́вить во главе́ чего-л. — bir şeyin başına geçirmek
(книги и т. п.) bölüm -
122 горевать
-
123 гром
gök gürültüsü* * *м1) gök gürültüsü / gürlemesi2) в соч.гром пу́шек — topların gümbürdemesi / gümbürtüsü
гром аплодисме́нтов — alkış tufanı
••меня́ как громом порази́ло — yıldırımla vurulmuşa döndüm
мета́ть громы и мо́лнии — ateş püskür(t)mek
навле́чь на себя́ громы и мо́лнии — şimşekleri üstüne çekmek
-
124 грустить
mahzun olmak,hüzünlenmek* * *mahzun olmak; hüzünlenmekгрусти́ть по до́му — aile hasreti çekmek
-
125 действовать
faaliyette bulunmak,hareket etmek; işlemek,çalışmak,yürürlükte olmak,geçerli olmak; kullanmak; etkilemek,etki yapmak,dokunmak* * *1) faaliyette olmak / bulunmak; hareket etmek (тж. о войсках); davranmak ( поступать)де́йствовать предусмотри́тельно — tedbirli davranmak
как ему́ (сле́дует) де́йствовать? — nasıl davranmalı?, davranışı ne olmalı?
де́йствуй! — davran!, harekete geç!
2) işlemek, çalışmak; yürürlükte olmak; geçerli olmakу него́ ле́вая рука́ не де́йствует — sol eli tutmuyor
де́йствующие предприя́тия — faaliyet halindeki işletmeler
лифт не де́йствует — asansör işlemiyor
постоя́нно де́йствующая вы́ставка — daimi sergi
здесь де́йствуют зако́ны истори́ческого материали́зма — bu alanda tarihsel maddeciliğin yasaları işler
де́йствующее законода́тельство — yürürlükteki mevzuat
ныне де́йствующие э́кспортные це́ны — halen geçerli olan ihraç fiyatları
3) kullanmakде́йствовать топоро́м — balta kullanmak
де́йствовать вёслами — kürek çekmek
4) etkilemek, etki yapmak; dokunmak; tutmakвре́дно де́йствовать на здоро́вье — sağlığa dokunmak
э́то сре́дство хорошо́ де́йствует — bu ilaç çok etkilidir
(морска́я) ка́чка на меня́ не де́йствует — beni deniz tutmaz
на э́ту ткань кислота́ не де́йствует — bu kumaş asitten / asitlerden etkilenmez
••де́йствовать кому-л. на не́рвы — birinin sinirine dokunmak
-
126 досрочно
süresinden önce* * *süresinden önce; süresi dolmadanон зако́нчил рабо́ту досро́чно — işini süresinden önce bitirdi
его освободи́ли / вы́пустили на свобо́ду досро́чно — süresi dolmadan salıverildi
тре́бование провести́ всео́бщие вы́боры досро́чно — erken genel seçim talebi
снять вклад досро́чно — parasını vadeden önce çekmek
-
127 драть
yırtmak; soymak; kırbaçlamak* * *1) ( рвать) yırtmak2) soymakдрать кору́ с чего-л. — kabuğunu soymak
3) разг. (сечь плетью, кнутом и т. п.) kamçılamak, kırbaçlamakдрать кого-л. за́ уши — birinin kulağını çekmek
4) ( о хищных животных) paralamak••драть втри́дорога — anasının nikahını istemek
-
128 ждать
beklemek* * *врзждать по́езда — tren beklemek
ждать дождя́ — yağmur (yağmasını) beklemek
ждать удо́бного слу́чая — fırsat kollamak
его́ ждёт блестя́щее бу́дущее — onu parlak bir gelecek bekliyor
э́того я от тебя́ не ждал — senden bunu beklemezdim / ummazdım
бу́ду ждать тебя́ ка́ждый день — her gün yolunu bekleyeceğim
••вре́мя не ждёт — zamanın beklemeye tahammülü yoktur
ждать не дожда́ться — dört gözle beklemek; iple çekmek
не заста́вить себя́ ждать — kendini bekletmemek;...makta gecikmemek
См. также в других словарях:
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — kitap noktalamak; attan kan almak;s ıkılan oku çekmek II, 21 çekerek bağlamak II, 21bkz: çıkmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boynuz çekmek — boynuz kullanarak kan çekmek, hacamat etmek Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolan çekmek — den. kayığı karadan halatla çekmek, yedekçilik etmek Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki? S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyaz etmek (veya beyaza çekmek) — yazıyı temize çekmek Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
acemilik çekmek — alışamadığı bir işte zorluk çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaka çekmek (veya toplamak veya uyandırmak) — ilgi çekmek Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
cefa çekmek (veya görmek) — üzüntü, sıkıntı çekmek Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi? O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çile çekmek — çok sıkıntı çekmek Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi. Seyrani … Çağatay Osmanlı Sözlük
film çekmek — sin., TV 1) bir sinema kamerasıyla görüntüleri tespit etmek veya bir hareket ve görünüşün sıralı resmini çekmek 2) vücudun röntgenini almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgi çekmek (veya uyandırmak) — çevresinde ilgiyi, dikkati ve merakı üzerine toplamak, alaka çekmek, alaka toplamak veya alaka uyandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük