-
1 impartial
yansız -
2 беспристрастный
-
3 neutral
yansiz, tarafsiz; yansiz, nötr; (vites) bosta, vitesin bosta olmasi; tarafsiz ülke, tarafsiz kimse -
4 unbiased estimate
yansiz tahmin, yansiz kestirim -
5 битараф
yansız, tarafsız, bitaraf -
6 onpartijdig
yansız adj -
7 arbitrator
yansiz araci, hakem, yargici -
8 dispassionate
yansiz, tarafsiz; serinkanli, sakin -
9 impartial
yansiz, tarafsiz, adil -
10 unbiased
yansiz, taraf tutmayan, bitaraf -
11 neutral
adj. nötr, tarafsız, yansız, cinsiyet organı olmayan————————n. tarafsız kimse, tarafsız ülke* * *1. nötral 2. tarafsız 3. yansız* * *['nju:trəl] 1. adjective1) (not taking sides in a quarrel or war: A neutral country was asked to help settle the dispute.) yansız, tarafsız2) ((of colour) not strong or definite: Grey is a neutral colour.) çarpıcı olmayan, sönük3) ((in electricity) neither positively nor negatively charged.) yüksüz, ne + ne - yüklü2. noun1) ((a person belonging to) a nation that takes no part in a war or quarrel.) yansız, tarafsız2) (the position of the gear of an engine in which no power passes to the wheels etc: I put the car into neutral.) boşta•- neutralize, neutralise -
12 محايد
مُحَايِد1. yansızAnlamı: taraf tutmayan2. tarafsızAnlamı: hiçbir düşünceyi tutmayan, yansız3. nötrAnlamı: tarafsız, yansız4. bîtarafAnlamı: yansız, tarafsız -
13 impartial
adj. tarafsız, yansız, adil* * *1. tarafsız 2. yansız* * *(not favouring one person etc more than another: an impartial judge.) tarafsız, bîtaraf- impartiality -
14 حيادي
حِيَادِيّ1. tarafsızAnlamı: hiçbir düşünceyi tutmayan, yansız2. nötrAnlamı: tarafsız, yansız -
15 متجرد
مُتَجَرِّد1. striptizciAnlamı: striptiz yapan kadın2. ön yargısızAnlamı: ön yaıgı ile karar vermeyen3. tarafsızAnlamı: hiçbir düşünceyi tutmayan, yansız4. bîtarafAnlamı: yansız, tarafsız -
16 bitərəf
çekimser, tarafsız, yansızbitaraf, çekimser, tarafsız, yansız -
17 нейтральный
хим., эл.tarafsız; yansız; nötrнейтра́льное по́ле — спорт. bitaraf saha
-
18 нейтральное состояние
nötür hal, yansız durumТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > нейтральное состояние
-
19 detached
adj. bağımsız; tarafsız* * *1. ayrıl (v.) 2. ayrık (adj.) 3. ayır (v.) 4. ayrılmış (adj.)* * *1) (standing etc apart or by itself: a detached house.) müstakil ev2) (not personally involved or showing no emotion or prejudice: a detached attitude to the problem.) yansız, tarafsız -
20 objective
adj. objektif, tarafsız, nesnel, amaçlanan, hedeflenen————————n. objektif, mercek, nesne, ismin i hali, hedef, amaç, erek* * *1. amaç 2. nesnel 3. objektif* * *[əb'‹ektiv] 1. noun(a thing aimed at: Our objective is freedom.) amaç, maksat2. adjective(not influenced by personal opinions etc: He tried to take an objective view of the situation.) objektif, yansız
См. также в других словарях:
yansız — sf. 1) Birinden yana olmayan veya bir düşünceye, bir isteğe katılmayan, onu desteklemeyen, yan tutmayan, tarafsız, bitaraf Gerçeklere daha yansız ve sağlıklı gözle bakabiliyorum. H. Taner 2) fiz. Nötr 3) kim. Turnusol gibi bir ayıraç karşısında,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yansız — sif. Yanı olmayan … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
nötr — sf., mec., Fr. neutre 1) Tarafsız, yansız, etkisiz 2) fiz. Elektriğe karşı hiçbir tepkisi olmayan, yansız 3) kim. Yansız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitaraf — sf., esk., Far. bī + Ar. ṭaraf Yansız Ben bitaraf değil, bir tarafım diyordu. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hakem — is., Ar. ḥakem 1) Tarafların aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için yetkili olarak seçtikleri ve üzerinde anlaştıkları kişi 2) Belirli bir konudan iyi anlayan kimse 3) Seçme ve karar verme yetkisi bulunan kimse 4) sp. Karşılaşmaları, yarışmaları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laiklik — is., ği 1) Laik olma durumu, laisizm 2) huk. Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması, laisizm Türkiye Cumhuriyeti, laikliği umdeleri arasına koymakla dini, tecavüzden,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
plazma — is., biy., Fr. plasma 1) Kanda alyuvarlarla akyuvarların içinde bulunduğu sıvı 2) fiz. Elektrik yükü yansız olan gaz moleküllerinden, pozitif iyonlardan ve negatif elektronlardan oluşan akışkan Birleşik Sözler plazma kimyası dış plazma iç plazma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarafsız — sf. Yansız Silahsızdık, vasıtasızdık, tarafsızdık fakat sırf ümitli idik. R. E. Ünaydın Birleşik Sözler tarafsız bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
yansızlaştırmak — i Yansız duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yansızlık — is., ğı Yansız olma durumu, bitaraflık, tarafsızlık Hiç kimseye karşı hiçbir suç işlemedi, bir dürüstlük, bir yansızlık örneği olarak kaldı her zaman. T. Yücel … Çağatay Osmanlı Sözlük
yan tutmak — taraflardan yalnızca birini desteklemek, yansız davranmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük